Farklılığımız Zenginliğimiz Olsun!

Kendimizden de biliyoruz ki farklıyız. Bizim de diğer insanlar gibi ağzımız, gözümüz, kulağımız vardır ama buna rağmen bendeki ağız, kulak ve göz diğerlerine benzemez. Diğer insanlarla ORTAK yönümüz INSAN olduğumuzdur. Bu durum hayvan ve bitliklerde de vardır. Bir Orkide diğerine benzemez. On binlerce Orkide vardır.

Kürdistan bir halklar ve dinler mozaiğidir. Kürd’ünden Keldani’sine, Asuri’sinden Suryani’sine kadar. Fakat Kürdistan’da halkın ezici çoğunluğunu Kürdler oluşturmaktadırlar. Onun için Kürdistan’a Kürdlerin ülkesi “Kürdistan” diyoruz. Kürdistan buna rağmen elbette Kürdistan’da yaşayan tüm azınlık halkların ortak bir ülkesidir.

Ben hiçbir zaman irk ve soydan bahsetmedim. Dünyada yaşayan bütün insanların Homo Sapienslerin olduklarını birkaç kez yazdım. Asil sorun bence kültürdür. Ben Kürd kültüründen bir insanım. Kendime göre birde alt kültürüm vardır. Techno, Goa, Metall, D ‚n’ B, Crossover, Hardcore, Jazz, Klasik, Punk-Rock gibi müzik türleri dinlerim, istediğim gibi giyinir, kuşanırım, ama yine de bir Kürd kültüründen insanim. Neden? Çünkü beni, yani Almanlar, İngilizler, Amerikalılar ve diğer değişik kültürlerden insanlar Kürd olarak görüyorlar. Onlar da benim kendileri gibi bir insan olduğumu biliyorlar, fakat kültürleri değişik olduğundan beni başka türlü görüyorlar. Yani onların kültürlerinin başka olması beni de başka yapıyor. Bu kötü değil, güzel bir şeydir. Yani benim her dönem kendimi nasıl gördüğüm önemli değildir. Birde çevrem beni nasıl görüyor, bu da önemlidir, çünkü başka olmak, başka düşünmek kadar doğal bir şey yoktur.

Benim kısacası şimdilik Kürd kültürü ile ilgili hiçbir ilişkim yoktur ama paradoks olarak ben yine dün olduğu gibi bugünde Kürd’üm, Kürdler vardır ve Kürd kültürüne büyük ilgi duymakla beraber büyükte saygı duyuyorum. Bu büyük saygıyı düşmanlarımızdan hariç diğer kültürlere, halklara, insanlara karşıda duyuyorum. Kendime ne reva görüyorsam onlarda görüyorum. Kürd kültürünün Japonlar gibi geliştirilmesini istiyorum. Çünkü benim ailem Kürd kültüründedir ve diğerleri beni öyle görüyor. Ben kendimi ne kadar kozmopolit görsem de bu bir gerçektir. Bu gerçek ile yüzleşmem gerekiyor.

Ben Kürd kültürünü yaşamıyorum, ama benim kalbim yine de Kürdistan için çarpıyor.

Ben kendimi tanıdım tanıyalı ezilmişliğe, haksızlığa karşı çıktım. Kürdler sömürgeleştirilmiş ezilen bir ulustur ve Kürdlere sömürgeciler tarafından yapılmadık haksızlıklar yapılıyor. Ben döneminde nasıl ki ANC, ETA, IRA ve benzeri ulusal kurtuluş hareketlerini destekledimse, şimdi aynısını Kürd ulusal hareketi içinde yapıyorum. Ben bunu yapınca Kürd olduğumdan değil, bilakis haksızlığa karşı olan içgüdülerimdir.

Eğer Ulusal Kurtuluş Hareketi Marxistler önderliğinde değil de, baskı, sömürü ve zulme karşı demokrat, laik devletten yana olan İslami bir hareket olsaydı da aynı desteği sunacaktım. Çünkü hareketin özü doğrudur. Haksızlığa karşı başkaldırılıyor, direniyorlar, özgürlük ve bağımsızlık istiyorlar. Eğer bu hareket ırkçı, faşist ve Talibanlar gibi kökten dinciler önderliğinde verilseydi desteklemeyecek, şiddetle karşı çıkacaktım, çünkü bu böylesi bir hareket baskı, sömürü ve zulmü ortadan kaldırmayacaktı.

Farklılığımız zenginliğimiz olsun dedik;

Kürdistan’ın feodal yapısı, düşünce özgürlüğünün olmayışı, yani demokrasinin olmayışı oldukça Kürd özgürlük hareketini zorlaştırıyor, zayıflatıyor, harcıyor.

Hepimiz Homo Sapiensleriz ve değişik dil ve din kültüründeniz diyoruz. Ama hepimizin insan olarak yine de ortak yönlerinin olduğunu söyledik. Simdi Kürdistan’a baktığımızda Türk, Arap ve Fars kültüründen insanlar Kürdistan’ın zenginlik Kaynaklarından dolayı Kürdistan’ı işgal etmekle kalmıyorlar, sen Kürd, Asuri, Suryani, Keldani, ateist, dinci, sağcı, solcu demeden hepsini ayni derecede eziyor, zülüm ediyor baskı altında tutuyorlar. İşte buna karşı Kürdistan’da ezilen bütün halkların ORTAK mücadele vermesi gerekiyor. Çünkü düşman o ayırımı yapmıyor. Hepimizi birden eziyor, bizimde ona karşı hep birlikte direnmemiz gerekiyor ki başarılı olalım.

Eğer hepimiz aynı olsaydık birçok şey belki basit olacaktı. Ama maalesef hepimiz aynı değiliz. Bu nedenle işimiz zor ama bir o kadarda enteresan. Ben şahıs olarak çok kültürlülükten hiçbir zaman rahatsız olmadım. Benim arkadaşlarımın çoğu zaten Alman, Portekizli ve sairedir.

Ama sömürgeciliğe, ezilmişliğe, sömürüye, zulme karşı çıkan bütün insanlara diyorum ki gelin hep beraber dünyanın her yerinde ilkin “Kürd” olalım. Çünkü Kürdler Kürd kültüründen oldukları için eziliyorlar. Bu ezilmenin asil sebebi de, petrol, su, bakır, gümüş, kalay, fosfor vb. Kürdistan’ın zenginlik kaynaklarıdır. Olay etnik değil, tamimiyle siyasi ve ekonomiktir.

Kürdlerin zengin bölgesinde fakirlik içerisinde yasamasına hiçbir onurlu bir insan kabul edemez.

Kürdlere ve bölgedeki halkalara büyük ve vahşi bir haksızlık yapılıyor. İşte bu haksızlığa karşı hepimizim, ama aidiyetlerimizi koruyarak hep beraber karşı durması gerekiyor. Çünkü biz dağınık olduğumuz için zayıf düşmüşüz, güç kaybetmişiz bu nedenle DENGELER bozulmuş ve kan gövdeyi götürüyor.

ANKARA bizim için baskı, sömürü, zulüm ve kan demektir. Oradaki Parlamento Türk kültüründen insanların parlamentosudur. Oradan Kürdlere baskı, işkence, sömürü ve zulüm planları yapılıyor. Bu nedenle onlardan ayrı durmamız gerekiyor, rengimizi, dilimizi, dinimizi ayrı savunmamız gerekiyor. Taa ki bunlar Kürdistan’ın en ücra köselerinden geri çekilene kadar. Onlar ile beraberlik özgür bir ortamda, yani sömürgeciliğin sona erdiği onların ve bizim halkımızın istemesiyle olur. Ama onlar bizim özgür olmamızı istemedikleri için onlar ile şimdi “ortak vatan” kurmak mümkün değildir. Onlar kendilerine reva gördükleri her şeyi bize reva görmüyorlar. Böyle “kardeşlik” olmaz. Zaten halklar arası kardeşlik ve ümmetçilik bir safsatadan ibarettir ve amaç Kürdleri kandırmaktır.

Evet, ben Türkiye’nin „bölünmesinden” yanayım, Lozan Antlaşması yırtılmalı ve yeniden düzenlenmelidir. Bölünen Türkiye değil, Kürdistan’dır. Ben bölücülük yapmıyorum. Atatürk Sevr Anıtlaşmasını yırtmakla Kürdlere karşı büyük bir hata ve haksızlık yaptı. Bu hatanın düzeltilmesi gerekiyor.

Kürdler Orta-Doğu’da demokrasiye şu an en yakın halktır.

Araplar, Farslar ve Türklerin hepsi Oxford’dan da mezun olsalar da demokrasi öyle kolay kolay bölgeye yerleşmez. Çünkü demokrasi her şeyden önce bir kültür sorunudur. Kürdistan’da ırkçı, faşist, kökten dinci akımların, parti ve örgütlerin olmayışı Kürdistan’da demokrasiyi mümkün kılıyor. Bu nedenle ilkin özgür ve bağımsız Kürdistan dememiz gerekiyor, sonra Orta Doğu. Yerelden evrensele. Makro ve mikro kozmos gibi! Makro değil, mikrodan başlamalıyız. Kuzey Kürdleri tarihi bir hatadan öteye, aşağıdan değil, yukarıdan diyor, yani ipi başından değil, arkasından tutmuşlar. Bu nedenle “Demokratik Cumhuriyet” veya “ortak vatan” ütopyadır.

Eğer PKK tekrar ulusal çizgiye gelir ve yine özgürlük ve bağımsızlık derse, Kürd devleti isterse kısa süre içerisinde yer yerinden oynar ve böylelikle Orta-Doğu’ya demokrasi gelir ve demokratik bir ortamda, her dinden, her dilden insanda istediğini söyler, yer, içer, gezer, tozar. Zülüm ve baskı kadar kötü, özgürlük kadarda güzel bir şey yoktur. Bana göre despotizm devri kapanmıştır artık. Bunu zaten PKK’de istemiyor. Ama TC, IRAN, IRAK, SURIYE bunu istiyorlar. Çünkü demokrasi su an onların çıkarına ters düşüyor. Ancak Kürdistan bir örnek olursa onlarda demokrasi ister.

Objektif ve sübjektif koşullar uygundur

Evet, ben Kürd kültüründen bir insanim. Bundan ne gurur duyarım nede utanırım. Ben diğer dünya hakları gibi özgür ve bağımsız olmak istiyorum. Soruyorum PKK’ye. Eğer ben bu talebi Amed veya İstanbul’da özgürce dile getirirsem, sadece görüş, yani düşünce belirtirsem TC bana ne der, ya da bana ne olur? İşte benim gibilere Türkiye’de ve onların işgali altında olan Kuzey Kürdistan’da özgür düşünce yoktur. Demokratik Cumhuriyet’le de bu olmayacaktır. Türk, Arap Fars askeri bölgede olacak, bize okullarını kuracaklar, zorla dillerini öğretecek, baskı ve zulüm edecek, zenginlik kaynaklarımızı çalacaklardır.

Özgürlük her şeyden önce düşünce özgürlüğüdür, toleranstır, plüralizmdir. Özgürlük başkasını rahatsız etmeden her şeyi yapabilmek demektir. Özgürlük özgürce, başkasının onuruna dokunmadan görüş belirtmek demektir.

Kürdistan zengin bir ülkedir ve halkımız ayaktadır. Kısa süre içerisinde kendisini toparlar. Yeter ki biz oradaki baskı, sömürü ve zulme, yani tümden sömürgeciliğe son verelim.

Farklılığımız zenginliğimiz olsun. ORTAK talepler ile topyekûn bir yürek, bir yumruk olur eğer bütün enerjimizi birbirimize karşı değildi, düşmana karşı kullanırsak özgürlük ve bağımsızlıkta mümkündür. Aksi takrirde ezilecek, bir birimizle didişip, ufak tefek işler ile uğraşıp, onların peşinde boş boş koşup yerimizde sayıp duracağız.

Kürd davası sandığımızdan da büyüktür. Bu nedenle büyük düşünmemiz gerekiyor. Aramızdaki ufak tefek sürtüşmeleri, didişmeleri, örgüt kavgalarını bir kenara itmek, dünya politikasına gözümüzü dikmek gerekiyor. Basta Kürd demokratları olmak üzere; diğer Kürd partileri ve örgütleri birbirlerine yanaşmalı, modern ve en demokratik bir Ulusal Kongre ya da Ulusal Konsey kurarak uygar dünya içerisinde yerini almalı, devletimiz varmış gibi birbirimize karşı değil, kardeşçe ORTAK talepler etrafında ORTAK düşmana karşı mücadele etmeliyiz. Sorun etnik değil, sorun tamimiyle siyasi ve ekonomiktir. Gelin hep beraber medeniyetle bir tarzla tartışalım, kendimizi feodalizmden tümden arındıralım, uygar dünya ülkeleri arasında yerimizi alalım.

Alan Lezan, Berlin – 14 Mart 2002  23:59

%d blogcu bunu beğendi: