Güneş Doğu’dan Doğuyor

İlk uygarlığın Dicle ve Fırat nehirleri arasında doğduğu söyleniyor. Daha sonra Mısır, Hindistan ve Çin’in nehir boylarına da saçıyor ve oralarda da başka uygarlıkların doğusuna yol açıyor. Batı kültürünün kökleri de ayni keza, Doğu kültüründen kaynağını alıyor. Ama Batı oldukça gelişmişken, ilk kültürleşmenin, çağdaşlaşmanın yeri olan Orta Doğu çok geri kalmıştır. Neden?

Bu sorunun cevabini verebilmek için ilkin her iki toplumun kültür, zanaat, sanat, politika, bilim, teknik vs. karşılaştırmak gerekiyor. Bir genelleme yaparsak:

KÜLTÜR

a) Latince Cultura = Tarımcılık, tarımı evcilleştirmek

b) Vücut ve ruh bakımı

c) Bir toplumun bütün ruhsal, sanatsal, biçimlendirmeye çalışması (tarım, hayvan, bitki, sanat, bilim ve teknik gibi.)

Yukarıda da belirtildiği gibi Mezopotamya halkı ilk evcilleştirme ve kültürleşmeye başlamasına rağmen, şu an ki durumu çok üzücüdür. Tekerleği, yazıyı, dinleri, mitoloji ve daha birçok şeyi bulmayı başardılar, fakat şu an ilerleme yok, neden?

Progressif Kürd insanı kapanan ilerlemenin önünü hayatın her alanında açmalıdırlar. Mezopotamya halen çok zengin bir sanat ve kültüre sahip, fakat dünyada tanınmıyor. Buna karşın Batı her ne yapıyorsa bütün dünyada hemen yankı yapıyor, neden? Batı’dan gelen her şey Doğu’da altınmış gibi satın alınıyor. Tersi reddediliyor. Bunu durumu irdeleyip bilince çıkarmak lazım!

ZANAAT

Meslek olarak da tanıdığımız ve ilk olarak komünal toplumda, anaerkil (neolitik) dönemde rastlanılır. Baba avcı iken anne ev işleri ile uğraşır. Anaerkilde kadın sadece bir zanaatçı değil aynı zamanda bir sanatçıdır da. Örneğin nakış dikiş yapmak ve benzeri gibi. (nakış = design)

Köleci toplumda köleler işgücünü yeme içme karşılığında, köle sahiplerine satıyorlar. Demirin buluşundan sonra feodal dönemde pazar ve para devreye giriyor. Feodal ağalara karşı köylüler işgücünü satıyorlar. Köylülük ve ağalık halen yaşanan bir “meslek” haline geliyor.

Kapitalist toplumda makinelerin buluşu ile dev firmaların kuruluşu insanı paranın kölesi yapıyor. Karsımızda insan değil SIEMENS, BMW gibi dev fabrika isimleri ile karşı karsıyayız. Büyük yabancılaşma artık başlamıştır. İnsanları insan olarak değil, mesleğine göre değerlendiriyoruz. İlk buluşmada ne iş yapıyorsunuz? Ya da mesleğiniz nedir? diye sorulur. Oysa bu hiç de önemli olmaması gerekir. İnsan insandır. Duvarcı, teknisyen, çöpçü, mühendis, öğretmen değildir. Bunlar sadece meslekleridir.

Bu meslekler Batı’da, yani tekniğin ve bilimin had safhaya ulaştığı toplumlarda olmazsa olmazdır. Hemen herkesin bir mesleği vardır. Doğu’da da birçok insanın mesleği olmasına karsın, Batı gibi mükemmel değiller. Bunun nedeni kültüreldir. Doğu kültürlü insanlarda birçok şey boş veriliyor, ciddiye alınmıyor, önemsenmiyor. Bu nedenle olmayan birçok şeyi sömürgeciliğe bağlanamaz.  Batı, Japonya, Hindistan ve Çin kültürü dünyada saygınlık gören kültürlerdir. Fakat Orta Doğu’dan herkes korkuyor ve kaçıyor, çünkü bir “kültürsüzlük,” geri kalmışlık söz konusu.

SANAT

a) Beceri, ustalık, yapabilme bilimine denilir.

b) Çeşitli maddelerden yaratıcı nakış (design) yapabilme kabiliyeti

c) Belli bir şeyi iyi yapabilme kabiliyeti

Sanat çok karmaşık bir olaydır. Abartmalı yazarsak herkes istese her yerde her şeyi yapabilme yeteneğine sahiptir. Sanatın kendisi içimizde ya vardır, ya da yoktur. Kabiliyetli insanı bulup meydana çıkarmak için herkesin ilkin katılımı önemlidir. Herkesin kendisine göre herhangi bir şeye kabiliyeti kesin vardır. Sanatı öğrenmek mümkün değil ama sanatın tekniklerini öğrenmek mümkündür. İçinizde bir sanatçının olup olmadığını öğrenmek için sanatın tekniklerini öğrenerek üzerinde çok iyi çalışmak gerekiyor. Bu açıdan üniversiteler herkese açık ve parasız olmalı, ezberci ve elleyici olmamalıdır, çünkü üniversiteler toplumun beynidirler.

Genelde Orta Doğu’da, özelde Kürdistan’da hayatin her alanında A’dan Z’ye bir kültür seferberliği olmalıdır diye düşünüyorum. Bu aydınlanma seferberliği olmadan bölgenin gelişmesi mümkün değildir. Kültür, zanaat ve sanat gelişimi olmazsa olmazdır.

Orta Doğu insanı hep ağlamaktan ve siyaha bürünüp yas tutmaktan artık vazgeçmelidir. Güneş Doğu’dan doğuyor, bunu bilmelidir. Bölgemizin geleneklerinin ve yeteneklerinin gücü küçümsenmemelidir. Bunu derken olmuşlar ile gururlanmaya gerek yoktur. Asil önemli olan bölgenin şimdi ne olduğudur.

Batı’ya karşı değil, Batı’dan öğrenmek gerekiyor. Batı’nın “iyi” olan bütün yönleri bizimdir. “Kötü” yönleri onlara bırakıyoruz. Taklitçilik değil, ORİJİNALİTE olmalıdır.

Bazı arkadaşlar eğitimle insanları su veya bu yapamazsın diyorlar. Bence eğitimle çok şey yapılır, çünkü insanın en büyük özelliği öğrenme kabiliyetidir. Eğitimle, “disiplin” ve düzenle insanı ilahi yapamayız (zaten öyle bir iddiam da yok) ama iyi insan yetiştirmek mümkündür.

Kürdistan’da insanlarımızın Batı’daki gibi, Batı halkına olan olanaklar yok ama örneğin Batı’da yaşayan Kürdlerde bu olanaklardan yararlanabilirler. Yani diyeceğim o ki, Batı’da yaşayan hiçbir Kürd mesleksiz kalmamalıdır. Bir meslek denildiği gibi altın kadar değerlidir. Öğrendiğim kadarıyla Güney Kürdistan’da da Batı’nın kendi halkına olan bütün olanaklar Kürdlere de vardır. Bu elbette bizi çok sevindiriyor. Ama bunu diğer parçalar için söyleyemeyiz…

İnsan en iyi özgür bir ortamda gelişir. Evet, bizim gerçekten bir özgürlük sorunumuz vardır. Bir yandan onun mücadelesini verirken, diğer yandan kendimizi hayatın her alanında geliştirmeliyiz diye düşünüyorum.

Alan Lezan, Berlin – 16. Mart 2002

 

%d blogcu bunu beğendi: