Yaşar Kemal Türk yazarı mıdır?
Konuyu anlamak için Türklerin, Kürdlere son yaklaşık 100 yılda uyguladığı kati asimilasyon üzerinde kısaca durmak istiyorum. Şöyle ki;
Türkler Kürdistan’ı lanetli Lozan Antlaşması ile 1923’te işgal ve ilhak ettikten sonra, 1925’te hazırlanan ve uygulanan “Şark Islahat Planı” devreye sokarak Kürdleri asimile ederek Kürd kimliğini yok etmek ve Kürdistan’ı tümden sömürgeleştirmekti. Dahası, Planın askeri yönetimler yoluyla yani süngü aracılığıyla hayata geçirilmesi öngörülmekteydi.
1925’ten günümüze kadar, yani yaklaşık 100 yıl boyunca Türkler Kürdlerin varlığını inkâr etmekle kalmadı, ayaklanan bütün Kürd direnişlerini katliamla (Desim’de soykırımla) bastırdı ve Kürdlere karşı essiz bir baskı, zulüm ve işkence uyguladı.
Plan’ın hedefi Kürd kimliğini çeşitli yöntemlerle ortadan kaldırarak, Kürd meselesini kendi acısından sözüm ona çözmekti. Bunun için askeri zor, kültürel asimilasyon kurumları ve cezalarla örülü bir Kürdçe yasağı (dil, tarih, yayın gibi) uygulamaya konuldu. Zamanın Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla hazırlanan ve yürürlüğe giren bu plan ile birlikte, Kuzey Kürdistan’ı sömürge statüsüyle günümüze kadar yönettiler.
Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da toplam 30-35 milyon civarında Kürdlerin yaşadıkları söyleniyor. Bunların büyük kesimi (20 milyon) asimile edilmiştir ama asimilasyona rağmen (Kürdçe bilmedikleri halde) kendilerini benim gibi Kürd görüyorlar.
Dil, bir ulus için en önemli etkendir. Dilsiz bir ulusu (milleti) tanımlamak çok zordur. Çünkü ifade aracı olarak dil, en yaklaştırıcı ve kaynaştırıcı bir temel unsurdur.
Dil, millet denilen toplumun en önemli sosyal varlığıdır. Milli kültürün ilk ve en önemli unsurudur. Kültür değerlerinin çoğu dille ifade edilir; dilde ifadesini bulur.
İşte bu nedenle Kürdleri tarihten ve yaşamdan silmek, yok etmek için; Türkler, Kürdlerin dilini yasaklamakla kalmadılar, onunla ilgili her şeyi: Köy, dere, dağ, şehir ve insanların isimlerini vs. değiştirdiler, yani 20 milyon insani dilinden kültüründen ettiler.
Simdi bütün bu yasak, zulümlerden ve beyaz soykırımdan dolayı elbette ki, Kuzey Kürdlerin dili ve hayati, siyaseti, tüm işleri maalesef Türkçedir.
“Kürd siyasetçi ve yazarların çoğu anadillerini bilmiyor. Kürdler ve Kürdlük adına Türkçe de yazıyorlar, Türk dilinde siyaset yapıyorlar,” deniliyor.
Peki, ne yapsınlar? Tümden Kürdlüğünden vaz mı geçsinler?
Bir dil öğrenmek öyle basit mi sanıyorsunuz? Eğer bir dil öğrenmek öyle basitse o zaman dünyanın en önemli dili İngilizcedir. Öğrensin bakalım herkes İngilizce! Ondan sonra İspanyolca vs. Bir dil konuşulunca öğrenilir. Pratiği olmayan bir dil unutulur. İşte Türkler bunu çok iyi biliyordu. Kürdçe konuşmak yasaktı ve cezası vardı. Kürd halkı Türklerin barbarlığından korkuyordu, dilini konuşup, kültürünü yaşayamıyordu.
Bir gün Yaşar Kemal annesiyle Kürdçe konuşurken onun söylemiyle; Annesi Yaşar Kemal’in yüzüne sert bir tokat yapıştırıyor ve “bir daha Kürdçe konuşursan seni paramparça ederim” diyor. Yaşar Kemal bu söyleşide anasının onu Kürdçeden uzaklaştırdığı için suçluyordu. Burada gerçek suçlu kimdir? Yaşar Kemal’in annesi mi, yoksa annesinin dilini yasaklayan Türkler mi?
Yaşar Kemal Kürd olduğunun bilincindedir ve Türklerden çok korktuğu için Kürd olduğunu açıkça söylemeye bile cesaret edemeden ölüyor ama “Kürd doğdum ve Kürd olarak öleceğim,” diyor.
Bir ulus için dilin önemini yukarıda yazdım. Dil ayni zamanda komünikasyon için iyi bir araçtır. Kürdçe yasak olduğu için konuşup yazamayan Yaşar Kemal, Türkçeyi aynen benim gibi bir araç olarak kullanmıştır. O Türk dilini kullandı diye “Türk yazarı” olmaz. Onun mesleği yazarlıktır ve kendisi Kürd’tür. O bir Kürd yazardır. İngilizce iyi bilseydi İngilizce yazardı.
En iyi örnek Aramê Dîkran’dır. Babası Diyarbakır civarından geldi ve 1915 Ermeni soykırımından sağ kurtulanlardan biriydi. Ailesinden tek kurtulan olarak, on iki yaşında bir grup Ermeni ile birlikte Batı Kürdistan, Kamışlı’ya kaçtı. Çocuk sahibi olamayan Kürd bir çift onu yanına alıp büyüttü. 29 yaşında bir Kürd kadınla evlendi.
Aramê Dîkran dokuz yaşında müziğe ilgi duymuş ve mafsallı ud öğrenmiştir. 20 yaşında Kürdçe, Ermenice, Aramice ve Arapça şarkılar söyledi. Repertuarında 230 Kürdçe, 150 Arapça, on Aramice, sekiz Yunanca ve yedi Zazaca şarkı yer aldı, çok sayıda müzik albümü yayınladı. Aramê Dîkran 230 Kürdçe parça besteliyor ve Kürd müziğine büyük katkı sunuyor. Simdi Aramê Dîkran Kürd müzisyen mi oluyor? 150 parça Arapça besteliyor. Arap müzisyen mi oluyor? Hayır! O Ermeni müzisyendir, daha doğrusu sanatçıdır ama ne Kürd, ne Arap, Süryani, ne de Yunan’dır.
Isabel Fargo Cole, ilk romanı “Yeşil Sınır” için 2018’de Leipzig Kitap Fuarı Ödülü’ne aday gösterildi. Amerikalı kadın yazar romanını Almanca yazdı ve Wikipedia’da söyle yazılıyor:
“Isabel Fargo Cole (1973 Galena, Illinois’de doğdu) Amerikalı bir yazar ve çevirmendir. Almanya’da yaşıyor ve Almanca yazıyor.”
Almanya’nın müzik gruplarının hemen hepsi bestelerini İngilizce yapıp söylüyorlar. Simdi bunlar İngilizce sarkıllarını söylediler diye İngiliz müzik grupları mı oluyorlar?
Yine bir sürü Çin, Japon, Koreli sanatçılar Batı müziği yapıyorlar. Bunlar Batı müziği yaptı diye Batılı müzikçiler mi oluyorlar?
Unutmayalım: Yaşar Kemal gibi milyonlarca insan var. En nefret ettiğim Yaşar Kemal gibilerine “Kürd asıllı Türk yazar” demektir. Yaşar Kemal “Kürd asıllı” değil, O bir Kürd’tür ve Kürd yazardır ama sadece Türkçe yazıyor. İnsan ya Kürd olur ya da Türk. Kürd asıllı Türk olmaz!
Ben örneğin Alman vatandaşı olduğumda memur benim milliyetimi öğrenmek istedi. Ben de Kürd’üm dedim ve öyle kayıtlara geçti. Ben Almanya vatandaşı bir Kürd’üm.
Yaşar Kemal’in “Kürd asıllı Türk yazardır” diyenler İsmail Beşikçi Kürdler üzerine yazdığı için kendisine “Kürd yazar” diyorlar. İsmail Beşikçi Türk bilim insanıdır ve Türkçe Kürdler üzerine yazıyor, dolayısıyla Türk yazardır. Dünyanın bilim insanları çalışmalarını genellikle İngilizce yazarlar ve İngilizce yazıyorlar diye bunlara kimse Amerikan veya İngiliz yazar/bilim insanı demiyorlar.
Zafer Partisi Ümit Özdağ: “Biri Zaza’yım, Kürd’üm, Türk değilim derse, ben de ona sen değilsin ama senin çocuğun olmadı, torunun mutlaka Türk olacaktır, diyerek düşüncemi söylerim,” diyor. Ve gerçekten de İnternet olmasaydı Kuzey Kürdistan’da üçüncü nesil Kürdler artık tümden Türk olacak ve süreç içerisinde Kürdler beyaz soykırımdan geçilerek yok edilecekti. İnternet son 30 yılda Türklerin 100 yıllık asimilasyon politikalarını yerle bir etmiştir.
Sonuç olarak; Kürdistan’ı diğer parçalarında Kürdçe yasak bir dil değildi ve oralarda bu nedenle halkta çok daha ulusal bilinç vardır. Kürdistan’ın diğer parçalarını Kuzey Kürdistan ile kıyaslamak doğru değildir.
***
Metin Esen söyle yazıyor;
Bir dilin gelişimi, yaygınlaşması iç pazar sorunudur. Kuzey Kürdistan’da iç pazar Kürd değil Türk’tür. Radyo, TV, gazete, okullar, bankalar, alış veriş merkezleri vs. Kürdler bütün bunların neresinde ve kendilerinin sahip olduğu günlük hangi kurum var? Örgütlerin ideolojik yayınları günlük konuşmaya ne kadar katkı sunuyor ve kaç kişiye ulaşıyor? Bizim sürgün edildiğimiz yüz hanelik köyde on ev Kürd’dür, dolaysıyla okul ve günlük konuşma hep Türkçe idi. Biz kendi aramızda Kürdçe konuşmamıza rağmen sürdüremedik, çünkü çok ağır bir kuşatmanın altında yaşıyorduk ve birde sol ideolojik örgütlerin bize çok büyük kötülüğü oldu vs. Uzun hikâye. Günlük konuşma dilim İngilizce, Fransızcadır Türkçe yazıyorum, çünkü çevrem ne İngilizce ne de Fransızca biliyor. Bu da böyle bir handikap…
Alan Lezan | 10.08.2022