Kürd Halkı Özgürlük ve Bağımsızlık İstiyor!
Dünyada hangi bir millet diğer bir milletin egemenliği altında yaşamak istiyor ki, Kürdler de istesin?
Bağımsızlık ve özgürlük dünyada en değerli olgulardır.
Bir devletin bağımsızlığı, egemenliği; kendi içinde ve diğer devletlerle ilişkilerinde ne olması gerektiğine kendisinin karar verebilmesi gerçeğinden oluşur. Egemen devlet, kendi yasalarını ve yönetim biçimini belirleme gücüne sahiptir. Yabancı devletlerin iç islerine müdahale etmesine izin vermez.
“Egemen ve bağımsız halk”, bir ülkenin mutlak hükümdarı anlamına gelir. Hükümdar eskiden imparatorlar ve krallardı. Modern demokrasilerde devlette tüm gücü kullananlar halktır.
Güney Kürdistan 1992 yılından itibaren kendi federal devletini kurmayı başardı ve 25 Eylül 2017’de Güney Kürdistan’da referandum yapıldı. Oylamada seçmenlere “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürd yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz?” sorusu soruldu ve seçmenlerin %92.73’ü bu soruya yanıt olarak “Evet” oyunu verdi.
ABD’nin bile desteklemediği referandumun ısrarla yapılması Mesud Barzani’nin dik durusuna ve kararlılığına borçluyuz. Mesud Barzani “Tarihe Not” adli kitabinin 76. Sayfasında konu ile ilgili şöyle yazıyor: “Amerikalılara göre referandumun yapılması, Abadi’nin zayıflamasına yol açacak, referandum yapılmaz ise Abadi güçlenecek ve İran’ı, Irak’tan çıkaracaktı. Referanduma bir iki gün kala, referandumun iptali için dört bir yandan (Amerika ve bölgesel taraflar) telefon, iletişim ve baskılar arttı. Bize ilginç gelen ise hepsinin sözlerinin birbirinin aynisi olmasıydı. Kürdistan halkının meşru hakkına karşılıkta Amerika, Britanya, İran, Türkiye ve Irak tek sesti ve diplomatik ve siyasi baskı için işbirliği içindeydiler.” Burada görüleceği gibi İsrail dışında referandumu destekleyen bir ülke yoktur.
Bazı Barzani karşıtları neden Mesud Barzani’nin Güney Kürdistan’ı bağımsız ilan etmediğini söylüyorlar. Bu bence çok naif bir soru. Eğer bağımsızlık ilan etmek öyle kolay olsaydı şimdi Güney Kürdistan çoktan bağımsızlaşmıştı. Bağımsızlığın olabilmesi için en azından dünyada sözü gecen ülkelerin (ABD, Britanya, Rusya, Almanya, Fransa vb.) desteği olması gerekiyor. Aksi takdirde dört tarafı Arap, Fars ve Türkler ile çevrili Kürdistan’a her yönden ambargo koyar ve Kürdlerin dış dünya ile bütün ilişkilerini keser ve Kürdleri çok zor durumda bırakır, çünkü Kürdlerin bu dört devlete karşı birden savaşmada başarı sansı yoktur.
Kürdistan sorununda diş dinamikler, yani dünyada sözü gecen ülkeler Kürdlerin bağımsızlığını istemedi mi, Kürdlerin istemi ne kadar büyük olursa olsun beş para etmez. Elbette biz ev ödevlerimizi (iç dinamikler) yapmalıyız ama yukarıda adi gecen bu ülkelerin çıkarlarını dikkate almak zorundayız. ABD istese, daha doğrusu çıkarına gelse günde 10 tane Kürdistan kurar. Dünya sistemiyle birlikte hareket etmek istiyorsak, adi geçen devletlerin ülkemizdeki çıkarını da hesaplamalıyız. Başka türlü mümkün değil.
Buna rağmen Kürdler referandumla bütün dünyaya ne istediklerini çok güzel bir şekilde dile getirdiler. Kürdistan, 25 Eylül 2017’de bağımsızlık referandumu yapıldıktan sonra bir meşruiyet kazandı. Bu meşruiyet, tüm evrensel sözleşme ve deklarasyonların vurguladığı kendi kaderini tayin hakkini talep eden bir halkın iradesiyle ortaya çıkmıştır ve artık geriye dönüş yoktur. Eğer ileride konjonktür el verir, dünyada sözü gecen ülkeler çıkarına uygun gelirse, bağımsızlık ilan edilebilir.
Alan Lezan | 03.02.2022