Kürdlerin Düşmanları Kimlerdir?
“Düşmanını tanıyorsan ve kendini tanıyorsan, yüz savaşın sonucundan korkmana gerek yok. Kendini biliyorsan ama düşmanı bilmiyorsan, kazanılan her zafer için de yenilgiye uğrayacaksın. Ne düşmanı ne de kendini tanıyorsan, her savaşta yenileceksin.” (Sun Tzu)
Albert Einstein’ın Sigmund Freud’a 1933 yılında yazdığı mektubunda “Neden Savaş?” demişti. Freud ise umutsuz bir şekilde yanıt vermiş ve savaş olmayan bir dünyanın olamayacağını söylemişti.
Başta belirtmem gerekiyor ki, Kürdler kendi tarihlerinde günümüze kadar hiçbir halka/millete saldırmamışlar ve çok barışçıl bir halk olarak yaşamışlardır.
Mele Mistefa Barzanî:”Allah şahittir savaşı sevmiyorum. Savaş bir sorunu halletmenin en kötü yoludur. Ancak bize başka seçenek bırakmadılar…“ diye yakınıyordu.
Prusyalı General Carl von Clausewitz “Vom Kriege” adlı kitabında askeri stratejiler ile savaşlarda caydırıcılık ve savunmanın önemini ele almış ve “Savaş, siyasetin başka yollarla devam etmesinden başka bir şey değildir,” diye 1832’de tespit etmesine rağmen, bugün hala geçerlidir – veya özellikle bugün.
Ben kendim de her türden savaşa karşıyım ama ne var ki, düşman size saldırınca siz de kendinizi yaşamda kalmak için savunmak zorundasınız. Bu kendini savunma/koruma refleksi hayvanlar dünyasında da vardır ve çok doğaldır (Aksiyon/Reaksiyon). Savaşların olduğu bir yerde düşmanlarda olur. Düşmansız savaş düşünülemez.
Evrensel insan hakları beyannamesi, 10 Aralık 1948’de Paris’teki Palais de Chaillot’ta ilan edildi ve denildi ki; “Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar.” Ve 10 Aralık, 1948’den beri İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Ama maalesef bu beyanname Kürdler için hiçbir zaman geçerli olmadı.
Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923’te Palais de Rumine’de Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı arasında imzalandı. Müzakerelerin yapılacağı yer Ouchy Kalesi’ydi.
Bu antlaşma ile Türkiye, 1922 yılındaki Türk-Yunan Savaşı’nı kazandıktan sonra, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Sevr Antlaşması’nın hükümlerini kendi fikirlerine göre kısmen revize etmiştir.
Kürdistan tarihinde Lozan Antlaşması en kötü ve insanlık dışı bir antlaşmadır. Kürd ulusu için bu antlaşma; Soykırım, katliam, ulusal kovulma, dünyadan kovulma, acı, baskı, işkence, zulüm, kan, hapis ve Kürdlerin işgal altındaki devletler ve uluslararası sistemler tarafından ele geçirilmesi anlamına geliyor.
Lanetli Lozan Antlaşması ile Kürdistan; Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında 4 parçaya bölündü, işgal ve ilhak edildi ve 100 yıldır, Arapların; Farsların, Türklerin Kürdlere yapmadık baskı, sömürü, zulüm ve işkence kalmamıştır.
Şimdi ana dilimizi bile bize yasaklayan bu dünyanın en despot, en bağnaz, en gerici halkları Kürdlerin düşmanları değil de nedir?
Konuştuğum birçok Kürd; Arap, Fars ve Türkleri Kürdlerin düşmanı olarak görmüyorlar ve sucu onların devletlerinde ve sisteminde görüyorlar. Peki, bu devleti kuran, bu sistemi destekleyen kimlerdir? Halk değil de cinler periler mi? Ama bir gerçek var ki, bu halkların üçü de Kürdlerin en azılı düşmanları olduğudur. Bunu anlamak için sadece bunların son 100 yıl içerisinde Kürdlere yaptıklarını öğrenmek yeterlidir. Zengin ülkemizi yağmalayan, bize büyük acılar ve sefalet çektirten bu halklar kardeşimiz olabilir mi? Ki halklar arası kardeşlik dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Halklar arasında geçerli olan tek şey var, o da çıkar ilişkileridir ve bu dünya çıkarlar dünyasıdır. Kürdlerin çektiği acılar kimsenin umurunda değildir.
İşin en kötü yanı ise düşmanlarımızı “kardeş” gören kesim, Kürdleri düşman görmeleridir.
Uzun yıllar ABD Dışişleri Bakanlığında görev yapmış Pennsylvania Üniversitesi öğretim görevlisi ABD’li akademisyen ve diplomat Peter Galbraith, 23.08.2020 tarihinde Rudaw’da yayınlanan söyleşide;
“Ünlü bir laf vardır, “Kürdlerin dağlardan başka dostu yoktur.” Ben devamlı bu cümleye birkaç kelime daha ekliyorum, o da şu; Kürdlerin düşmanı çok ama ne kötü düşmanı yine kendileridir. Kürd siyasi partileri arasında yaşanan çekişmeler nedeniyle Kürdistan büyük zarar görmüştür. Siyasi çıkarları için milli ve ulusal çıkarları kurban etmeye hazırlar. Bunun örneğini 16 Ekim 2017 olaylarında gördük. Eğer ortak ve birlik içerisinde bir cephe olsaydı Kürdistan Bölgesi Kerkük ve diğer bölgeleri muhafaza edebilirdi. Birlik olsalardı belki de bugün Kürdistan bağımsız olurdu.“
Peter Galbraith’in yukarıda aktardığım paragraf çok, çok önemli bir belirlemedir, çünkü Galbraith sıradan biri değil, işinin uzmanı ve çok tecrübeli biridir. Kürdlere devlet istemeyen ve bağımsızlığa karşı çıkan birileri, İran, Irak, Suriye, Türkiye devletlerine karşı saygı duyuyor, hatta onlara demokrasi getirmek istiyor ama Kürdlerin biricik devleti, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne düşmanca saldırıyor. Bunu nasıl anlamak lazım?
Diğer bir hususta KDP’yi günah keçisi yapıp hedef gösterilerek, özünde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne saldırmak ve Kürdlerin oradaki kazanımlarını desteklemek yerine yok etmek istiyorlar.
Deniliyor ki, KDP Türklerle işbirliği yapıyor. KDP bir kere Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde koalisyon partisidir ve bu koalisyon (hükümet) KDP/YNK/Goran üçlüsünden oluşuyor. Türklerle “işbirliği” yapan Kürdistan Bölgesel Yönetimi hükümetidir. Bilindiği gibi KDP’nin yalnız başına Türkler ile işbirliğine gitmesi mümkün değildir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin diş dünyaya açılma kapısı ZORUNLU/MECBURİ olarak şimdilik Türkiye üzeridir. Türkiye düşman bir ülke midir? Evet, ama Ukrayna’da görüyoruz, bir yandan amansızca savaşıyorlar, diğer yandan durmadan görüşüyorlar. Ruslar ve Ukraynalar düşman mı? Evet… Ama sonuçta “barış” düşmanla yapılır.
Ben hatta çıkarlarım için Marx’ın dediği gibi Şeytan ile de işbirliğine hazırım. Yani ben bir Kürd olarak çıkarlarımın doğrultusunda, hata sömürge devletleriyle de, -örneğin ekonomik işbirliği gibi- hiçbir engel görmüyorum. Siyaset başka, ekonomi, alış-veriş, değiş-tokuş, yani “serbest-ekonomik-pazar” başka.
Kürdistan’ın coğrafyası öyle berbat bir yerde ki, dört tarafın düşmanla çevrili ve seni dünyada destekleyen bir tek ülke yoktur. Güney Kürdistan dünyaya nasıl açılsın?
Eğer bir gün Türkler, Araplar, Farslar Kürdistan’da geri çekilirlerse o zaman onların Kürdlere düşmanlıklarımda tarihe geçer, iyi komsu olabiliriz.
Kürd lider Mesud Barzani yaptığı bir açıklamasında; “Tarih şahittir. Ben Kürdler arası savaşı haram kıldım. Çünkü en büyük zararı bu savaşlarda gördük,” demişti. Mesud Barzani’nin bu mesaj çok önemli ve bir o kadarda anlamlıdır, çünkü bu tür iç savaşlarda kazanan olmayacak, binlerce Kürd insani körü körüne öldürülecektir. Yazık günah değil mi?
Kürdler ne yapıp yapıp iç barışlarını sağlamalı, düşmanlarını iyi tahlil etmeli ve ancak birbirlerine taviz vererek (uzlaşı sağlayarak) özgürlük ve bağımsız olabilirler. Kürdlerin birbirlerini düşman görmeleri ve birbirleriyle savaşmaları sadece düşmanı sevindirir ve Kürdlere zırnık kadar bir getirisi yoktur. Ayrıca bu tür savaşlar Kürdlerin moralini da yerle bir ediyor. Bilinmeli ki, ulusal birlik Kürdlerin bir aktör olarak dünyada tanınmasını ve meşru temsiliyetini garantiler.
Kürdlerin dünyada Arap, Fars ve Türklerden başka düşmanları yoktur.
Alan Lezan | 04.08.2022