Sömürgecilerin Her Şeyini Reddediyorum!!!
Sömürgeci ülkeler seçimlerini yapınca Kürdler günlerce onların seçimlerini tartışıyor, fakat birisi kalkıpta; “Yahu bu seçimlerde Kürdlerin işi nedir?” demiyor.
Örneğin Ankara’dan bize baskı, zulüm, işkence ve kan geliyor. Kürdler bunu bildikleri halde neden Ankara’dan halen umut bekliyorlar anlamıyorum.
Oysa bizim bütün umudumuz Kürdistan olmalıdır.
Eğer Kürdler birleşir kendi seçimlerini yaparlarsa, isterse “eşekler” partisini seçsinler umurumda değil, ama Kürdistan’da Türk, Arap, Fars seçimlerine katılmak başlı başına bir felakettir.
Neden?
Çünkü bu komsu halklar Kürdistan’ı sömürgeleştirmiş ve işgal etmiş, bize yapılmadık eziyet, baskı ve zulüm kalmamıştır.
Ayrıca Kürdistan hep tekrarladığım gibi bir ÜLKE ve Kürdlerde bir ULUSTUR! Bizim ne işimiz var Türkiye’nin, Irak, Suriye ve İran’ın seçimlerinde? Ya da onların seçimlerinin ülkemizde olmasının nedeni nedir? Nasıl ki Almanya Rusların, İngiltere ABD’nin, İtalya İspanya’nın seçimlerine girmiyorsa, aynen öylede Kürdler Türklerin, Arapların ve Farslıların seçimlerine girmemeli, her fırsatta bağımsız ya da federasyon olmak istediklerini dile getirmelidirler.
HDP’yi seçen 6 milyon seçmenin, ya da KDP/YNK/Goran’ı seçen bir o kadar kişinin, yani toplam 8-10 milyon Kürd seçmeninin seçimleri boykot edip, biz kendi seçimlerimizi yapıyoruz dediğini düşünün. Bundan sonra eğer dünya basını 8-10 milyon Kürd bağımsızlık istedi, Kürdler işgalcilerin, sömürgecilerin seçimlerini reddediyor derlerse kötü mü olur?
İşte bu bence en güzelidir!
Kürdler bilmiyorlar mı ki, sömürgecilik sona ermeyinceye dek bu kavga bitmez. Bitmez çünkü sözüm ona sunulan bütün “demokratik talepler” Kürdistan’da açlık, susuzluk ve sefaleti sona erdirmeyecek, Kürdler zengin ülkelerinde yine en kötü fakirliği yasayacaklardır. Sorun bu bağlamda işgal edilmiş ülke, ekonomi, devlet, toprak; yani milli bir sorundur. Kürdistan sorununu dil kültür veya basit hak ve özgürlükler sorununa indirmek çok yanlıştır. Kürdler zenginlik kaynaklarının efendisi olmadığı müddetçe gelişmez ve refah düzeyi 3. Dünya ülkeleri düzeyinde kalır. Zaten sömürgecilerin Kürdistan’ı inkâr etmesi zenginlik kaynaklarını sömürmek içindir. Kürdler nasıl yaşadığı, ne acı çektiği sömürgecilerin umurunda değil!
Bir Kürd partisinin ismi nasıl “Halkların Demokrasi Partisi” olur? Peki, hangi halklar, kimin demokrasisi? HDP’nin bilinçli olarak Kürd milletini Türkiye halkı ya da Türkiye halkları olarak lanse etmesi bile çok saçmadır! Türkiye’de yaşayan Kürdler göçmendir, tıpkı Almanya’da yasayan Türkler gibi. Kürdistan’da yaşayan “halk” Kürd milletidir. Türkler işgal ettikleri Kuzey Kürdistan’da polis, asker ve memur olarak varlar. Ama Kürdistan’da Türk halkı yoktur.
“Demokrasi mücadelesi” safsatasına gelince: İngiltere, İspanya’da en güzel demokrasi var ama İspanya Bask, Katalan, İngiltere Kuzey İrlanda sorununu çözmüş mü? Hem sonra Türklere demokrasi getirmek Kürdlere mi kaldı? Türkiye’de demokrasi olur ya da olmaz, bu Kürdlerin sorunu değil! Zaten Türkler için Türkiye’de demokrasi vardır ama Kürdler için yoktur ve de olmayacaktır. Hele hele Türkiye’de Avrupa tipi bir demokrasiden ancak hayal edersiniz. Çünkü özünde Türkiye’de kurulusundan bu güne dek demokrasi zaten hiç olmadı. Türkiye 100 yıllık tarihinde derin devletin despot ve ırkçı generalleri tarafından diktatörce kanla yönetildi. Bu gerçeği bilmek lazım!
Diğer yandan TC Devleti Kürdlerin inkârı üzerine kurulmuştur ve onlarda Kürd fobisi vardır. Şöyle düşünüyorlar; Biz Kürdleri resmi alanda tanırsak, dili ve kültürü üzerinde bütün baskıları kaldırırsak, Avrupa tipi bir demokrasi uygularsak, ileride Kürdlerde git gide ulusal bilinç oluşur ve bizi her şeyimizle ülkesinden kovarlar. Herifler haklı ve aptal değiller. Bu nedenden dolayı yasaklarla Kürdlerin ulusal bilinçlenmesini engellemek ve süreç içerisinde Kürdleri tamamen asimile etmek istiyorlar. Asimilasyon beyaz soykırımdır! Onlar Kürdistan’ın nerede olduğunu, Kürdlerin kim olduğunu bizden daha çok, çok iyi biliyorlar? Bana göre onların korkusu öyle de böylede başına gelecek. Çünkü Kürdistan’da sömürgeciliğe son verilmediği müddetçe, baskı ve zulüm altında Kürdler özgür olmadıkça, bağımsızlık mücadelesi vermek bir zorunluluktur. Yoksa başka türlü hangi halk ebedi baskı ve zulüm altında yaşamak istemiş ki Kürdler de istesin?
Birde 6 milyon oy, 82 Milletvekili ile HDP ne yapmayı düşünüyor? Türkiye’de başkan, başbakan mı olmak istiyorlar? Türkler Kürdleri ülkesine başkan, başbakan yapacak kadar aptal mıdırlar? Bin bir hileyle simdi yaptıkları gibi yine Kürdlerin bu mevkilere gelmesini engellerler. Bu bağlamda “ortak vatan” hikâyesi de hayaldir, çünkü Türk, Arap ve Fars despot, ırkçı ve gerici devletlerinden hak, hukuk, adalet beklemek beyhude bir çabadır.
Diğer yandan Kürdlerin oyları neden Türkiye’nin geneliyle kıyaslanıyor? Kürdler kendi ülkesinde %70-80’in üzerinde oy almıyorlar mı? Bu oylar gelecekte çoğalsa bile Türkiye geneli ile kıyaslanacağından %13-18’yi geçmeyecektir. Peki, %13-18 oy oranı ile ne yapabilirsiniz? Olsa olsa şimdi ki gibi dilenci konumuna düşersiniz ki, zaten HDP gibi partiler hak aramıyorlar, bilmem Türklere barış ve demokrasi dileniyorlar vs. bunların demokratik haklardan başka Millî bir talebi var mı?
Tekrarlarsak sorun devlet ve işgal edilmiş toprak sorunudur, yani sorun Millî bir sorundur! Bunu kavramayan bir Kürd ve bunun için çalışmayan bir Kürd ölü bir Kürd’tür. İsterse HDP %50 civarında oy alsın, boşunadır.
Hayır Arkadaşlar!
Biz hiç kimseye yalvarıp yakarmayacak, dilenmeyeceğiz. Bizim hiçbir halkın veya ülkenin egemenliği altında yasama mecburiyetimiz yoktur! Onlar nereden geldilerse aynen öylede defolsunlar. Bu bağlamda ben bir Kürd olarak sömürgecilerin basta seçimleri olmak üzere onlara ait ne varsa, bayrak, dil, kültür ve onların HER ŞEYİNİ reddediyorum.
Sunuda ekleyelim; Bazı Kürdlerin sömürgecilerin dili konuşması doğaldır. Ama Türkçenin, Arapçanın Farsçanın Kürdistan’da 2. resmi dil olmasını da reddediyorum. Kürdistan sınırları, bayrağı, dili ve kültürüyle kendine özgü bir ülkedir. Kürdler neden Arap, Fars ve Türk’ün egemenliği altında yaşasın ve onların dilini mecburi öğrensin? Eğer Türkçe, Arapça Farsça Kürdistan’da 2. resmi dil oluyorsa o zaman ayni şekilde Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de de Kürtçe 2. resmi dil olursa olur.
***
Bazı arkadaşlar yerel secimler ve genel secimler arasında fark var diyorlar, genel secimler boykot edilsin ama yerel seçimlere katılalım diyorlar. Bence her iki secim arasında da hiçbir fark yoktur, çünkü iki secimde sömürgecilerin seçimleridir. Kürdler 91’lerden beri yerel seçimleri kazandı da ne oldu? Üniter bir yapıya sahip olan bir ülkenin, Ankara’da Kürdler üzerine planlanan savaş, kan, baskı ve zulüm mü sona erdi? Yoksa yerel seçimleri kazanan Kürdlerin seçimlerden başka kazandığı bir hak mi var? Devlet onların devleti, para pul, kudret onların elinde değil mi? Haydi federasyon olsa o zaman yerel ve genel seçimlere de evet denilir ama üniter yapılı despot, gerici ve bağnaz bir devletin işgal ettiği Kürdistan’da onların her türlü seçimlerine hayır dememiz lazım.
Biz bu tür düşünceleri dile getirdiğimizde bazı Kürdler işte böyle reel politika yapılmaz, tüm bunlar bir hayaldir diyebilmektedirler. Oysa biz Kürdler için en ideal bir durumu dile getiriyoruz. Varsın bizim böyle düşünmemiz şimdilik hayal gibi görünsün. Hayalleri, düşleri olmayan bir insan ölü bir insandır, çünkü bizi hayatta tutan hayallerimiz ve düşlerimizdir. Ve inanıyorum ki Kürdler 21.yy da bağımsızlığına kavuşacaktır. Tam bağımsızlık olmasa da dört parçada federasyon olur ve böylelikle 4 Kürd devleti olur. Çok ileri aşamalarda bu 4 federasyon bir çatı altında birleşebilir.
Gerçek bir Kürd partisi anti-kolonyalist mücadeleyi, Kürdistan’ı esas alması gerekir. Bu nedenle böyle bir parti ideolojik olarak sömürgeci parlamentoyu, dolayısıyla seçimleri de meşru görmez. Örneğin Türk parlamentosu Kürdistan’ı işgal etme kararının alındığı bir parlamentodur. Şimdi Kürdler gidip bu parlamentoda yer alırlarsa bu sisteme, sömürgecilerin Kürdistan’daki işgaline meşruiyet kazandırıyorlar. Türk yetkililer de Avrupa’ya gidince “Siz Kürdlerin haklarından bahsediyorsunuz, ama Kürdler Türkiye Meclisi’nde temsil ediliyorlar’ diyorlar. İşte bu doğru değil ve bu nedenlerden dolayı bütün sömürgeci parlamentoları ret etmemiz ve sömürgeciler ile bütün bağlarımızı koparmamız gerekiyor, çünkü düşman ile uzlaşılmaz bilakis savaşılır. Bu gerçeği her Kürd’ün bilince çıkarması lazım!
Yönü Ankara, Bağdat, Sam ve Tahran olanın kafasında ve hedefinde Kürdistan yoktur. Kürdistan hedefi olan Kerkük, Musul, Amed ve Erbil’e yönelir. Bu Kürd şehirlerinden Kürdlere hiçbir zarar gelmemiştir. Ama sömürgeci başkentlerde Kürdleri imha etme, büyük acı, işkence, kan ve zulüm gelmiştir. Kürdler daha bu despot, bağnaz ve gericilerden ne bekliyor?
Ayrıca bazı arkadaşlar dünyada ülkeler arası sınırlar artık kalkıyorken, Kürdistan’ın sınırlarına, tam bağımsızlığa ne gerek var diyorlar. Evet, dünya ülkeleri arasında değil, Avrupa’daki ülkeler arası sınırlar kalkıyor (bu ülkelerde refah düzeyi ayni, hepsi Hristiyan vs. ) ama Avrupa sınırları 2. ve 3. Dünya ülkeleri arasında kalacak ve gelecek yallarda da öyle basit kalkacağını sanmıyorum. Özünde internetle suni sınırlar yok olmuştur ama bu durum fakir ve zenginler arası sınırı kaldırmıyor. Asıl önemli olan da bu! Gönül isterdi ki, dünyada halklar arası sınırlar olmasaydı ve her insan istediği yerde özgürce yaşayabilseydi. İşte bu ütopyadır. Çünkü Avrupa örneğin diş sınırlarını çok sıkı kontrol ettiği halde dünyanın her yerinden Avrupa’ya akın akın mülteci geliyor. Bu nedenle olsa bile fakir ve zengin ülkelerarası sınırların öyle basit kalkacağını sanmıyorum.
Sonuç olarak: “Türksüz Kürd, Kürdsüz Türk var olamaz!” Ya da “Türkler ve Kürdler et ve tırnak gibidir!” vb. sözler Kürdleri aldatmak için kullanılan boş laflardır. Kürdler söz konusu olduğunda Türklerin büyük çoğunluğunda ayni zihniyet var. İster sağcı, ister solcu, ya da liberal fark etmez! İsmail Beşikçi ve benzerleri birer istisnadır.
Bakın CHP’li M. Esat Bozkurt 1930’de ne demiş:
“Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler.” Ya da “Türk’ün en kötüsü Türk olmayanın en iyisinden iyidir.” (Mahmut Esat Bozkurt, CHP İzmir Milletvekilli, 1930) Kaynak:İnternet
Namık Kemal 1878’de şöyle yazmıştı: “Ülkemizde Türkçe dışındaki tüm dilleri yok etmemiz gerekirken, Arnavutlara, Lazlara ve Kürtlere, onların kimliklerini benimseyerek manevi bir silah mı verelim? …Dil… ulusal birliğe karşı en sağlam – belki de dinden bile daha sağlam bir engeldir.” Bir başka yerde de Namık Kemal: “Eğer düzenli okullar kurar… şu an uygulanmayan programları uygularsak, Laz ve Arnavut dilleri yirmi yılda tamamen unutulacaktır,” demiştir.
Masami Arai tarafından yorumlanan, Turkish Nationalism in The Young Turk Era (Leiden, 1992), s.3.
Diğer Jön Türkler için olduğu gibi, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilham kaynağı da “hürriyet şairi” Namık Kemal’dı.
İşte TC devletinin bu ırkçı, despot ve gerici zihniyetiyle, devlet politikası değişir mi? Hep beraber yaşayıp göreceğiz…
Alan Lezan, 17. Haziran 2019